Paylaş |
Tweet |
Her ulusun kendine özgü karakteristik bir müzik ve eğlence anlayışı vardır. Örneğin akdeniz bölgeleri veya afikalılar daha çok bol çalıgılı müziği severken, Genelde batı toplumları fransa ve ispanya ve aynı zamanda italyan dışında tüm avrupa ülkeleri daha dingil bir eğlence anlayışına sahiptir. Söz gelimi almanlar soğuk insanlardır. İlişkilerinde bile beli bir disiplimi korurlar. Dolayısı ile müzik anlayışları da çok sıcak değil huzurludur. Ama bir senegali yada Güney afrikalı daha çok davul ve zurna ile eğlenir. Davul ve zurna gürültülü ses çıkaran çalgılardır. Genelde müzik aletlerine yakın olurlar, AMa bir almanın yada fransızın fülüt kulandığını keman koncertosu dinlediğini görebiliriz. Kişinin yapısı nasılsa müzik anlayışıda odur. Dinamik insanlar, harekete önem veren insanlar sesiz şeyleri çok fazla sevmezler ama sesiz bir insanda gürültülü müziği dinlemez. Bir insan gün içinde bile aynı şeyi kendinde bile gözleyebilir. Kimi zaman sakinlik isteriz. Sakinlik istediğimiz zamanlar genelde sürekli mizah yapan gırgır şamata isteyen arkadaşların yanında olmak istemeyiz. Daha çok başımızı annemizin dizine dayayıp bir nini dinlemek isteriz. Ama eğer çoşkulu ise eğer iyi bir haber almişsak hemen kutlamak isteriz. GÜRÜLTÜ Yapariz. Söz gelimi kahvede oturmuş karısını doğumunu bekleyen bir baba bizim kültürümüzde çocuğunun erkek olduğunu ögrenince hemen elini masaya vurur. Elini masaya vurması aslında davula vurması ile eşdeğerdir. Çünkü gürültü ister ve bağırarak tüm çaylar benden der, Sonra söz gelimi harun abi ordan bir ibrahim tatlises koy der, Ama eğer annesini kaybetmiş olsaydı, Kahvede ibrahim tatlıses çalsaydı şöyle derdi Allah’ınız aşkına kapatın şu müziği derdi ve belkide sonra çay içmeden kahveden ayrılacak ve tek başına belkide bir sahilde yürücekti. İşte insanlarda uluslarda böyledirler. Bir alman davul zurna ile değil sesi dingil olan bir fülüt ile dinlenilir. Yine avrupalıların müziği klasik müziktir. Ve klasik müzik sakinleştiricidir. Yine arabesk müziğe http://sohbetnesesi.com/dunyadaki-muzik-kulturu/ baktığımızda ise daha çok düşmüşlerin toplum tarafından tekme yemişlerin, ve sevgilisini kaybetmişlerin sürekli platonik aşk çekenlerin müziğidir. Bu yüzden onlar klasik müzik dinlemeyi sevmezler. Acılarına ortak olacak yoksuluklarını unutacak bir ferdi tayfur yada müslüm baba müziğini ararlar.
Aslında ölen bir insan içinde müzik tutururuz. Söz gelimi ailemizden biri öldüğünde ellerimizi dizimize vurur. tempo tutarız, bu ölen biri içi yakılan bir ağitin çalgısıdır. Dizlerimizi davul niyetinde kulanırız, ve ağzimizdan haykırışlar eşliğinde ölüm müziği dökülür. Gerçekten de ailesin den birini kaybetmiş birinin evinin önünde geçtiğimizde orda çok durmak istemeyiz. Çünkü ölümü hatırlarız. Ama bir düğün evinin önünde geçtiğimizde ise orada kalmak ve o eğlenceyi izlemek isteriz. Düğünde müziği yapanlar sadece orkesta değildir. Ayaklarını yere vuran insanlarda aslında bir çalgı aleti yaratmaktadırlar.
Kısacası müzik hayatımızın her alanında ve her yerdedir. Benim klavyeye dokunan parmaklarım bile sizin çayı karıştırıken kaşığı bardağa vurmanız bile bir müziktir. Eğer sakinseniz çayı yavaş yavaş karıştırırsınız. Müzik dingildir. Ama eğer telaşlıysanız çayı hızlı hızlı kariştirirsiniz ve sizi kovaliyor gibi huzursuz bir ses çıkarırsınız.
bu kadar güzel bir açıklama başka yerde olmaz sanırım süpersiniz ya