Kadın boşuna aldatmaz
02 Eylül 2013 Yazan SohbetNeSesi
Kategori Hikaye Hikayeler
Evet bos yere aldatmiyoruz.. mutlaka bi eksiklik doyumsuzluk varki aldatiyoruz.. ben 29 yasinda beyaz tenli uzun boylu sarisin renkli gozlu turbanli bir bayanim
11 yillik evliyim bor cocuk var.. ben nasil aldattigima gecmeden once sunu soylemek istiyorum erkekler ilk evlendikleri zaman verdikleri ilgiyi vermeye devam etmezlerse her kadn aldatir.. cok kucuk yasta evlendim esimde bende aile baskisindan bunalmistik gorucu usulu Devamını oku
GÖNDERİLMEMİŞ SON MEKTUP
04 Temmuz 2013 Yazan SohbetNeSesi
Kategori Hikaye Hikayeler
Yıllar geçti,bana her dakikası asırlar gelen yıllar..insanlar değişti,sokaklar şehirler değişti,ama sen hiç değişmedin..hala aynı yerdesin,hala aynı bendesin..bir ömre bedel dört yıl geçti ama hala bir başka eli tutamadım,bir başka göze bakıp,seni seviyorum diyemedim..senden sonra kendimi bile sevemedim yar…
unutmadım seni bebeğim,hep o ilk günkü yerdesin,o kalbime girdiğin,o gözlerimi gözlerinle mühürlediğin yerde.ne sen gittin oradan,ne de ben seni çıkartıp atabildim.
sen bana inat yokluğu yaşarken,ben sana inat sensizliği yaşıyorum.ama bu öyle böyle sensizlik değil,sadece tutunca içimi ısıtan ellerin,dokununca ruhumu okşayan bedenin ve öpünce bana cenneti yaşatan o gül dudakların yok,olsun,ben böyle de yaşıyorum seni,ve her şeye inat,sana inat,bana layık görmediğin sevgine inat,benim hala senin ismini söylemekten çekinmeyen dilim,ve ismini her tekrarladığın da yerinden çıkacakmış gibi çarpan bir yüreğim var..bununla gurur duyduğum,sevgisine,sevgilisine sadık bir yüreğim var..
ben,yıllardır kapatmıyorum gözlerimi,gözlerini kaybetme korkusuyla,yıllardır uyumuyorum,sensiz tek bir rüya görme korkusuyla,ve yıllardır hiç bir şey tatmıyor dudaklarım,dudaklarının,dudaklarında ki o en sevdiğim ruj unun tadının gitmesi korkusuyla…ben yıllardır nefeste almıyorum bebeğim,seninle son kez soluduğum o şehrin havasının içimden çıkması korkusuyla…ve korkuyorum bebeğim,gözlerim son kez gözlerine bakamadan kapanır,yüreğim yüreğinin sıcaklığını son kez hissetmeden durur,dudaklarım son kez dudaklarının nemiyle ıslanmadan kurur diye…bu beden iliklerine kadar seni hissetmeden ölür diye korkuyorum…
keşkelerle kurulmuş,pişmanlıklarla örülmüş,anlamsız bir dünya şimdi benim kisi,hiç bir şeyin yaşanmadığı,kuşların uçmadığı,çiçeklerin açmadığı,güneşin bile doğup batmadığı bir dünya…hep karanlık,hep yalnızlık,hep ve sadece sensizlik…işte ben böyle yaşıyorum sensizliği sevdiğim,hala böyle seviyorum,böyle özlüyorum seni…sen olmasan da, sana dokuna masam da,dünya güzeli kahve gözlerini görmesem de seviyorum…tıpkı bir annenin karnında taşıdığı bebeğinin nasıl olduğunu,neye benzediğini bilmeden,onu görmeden,ona dokunamadan sevdiği gibi seviyorum…
duyuyor musun bebeğim bak,bizim şarkımız çalıyor yine,hani o yeryüzünün gelinlik giydiği,saçlarına duvağı andıran kar tanelerinin düştüğü,gökyüzünün kıskanarak dansımızı izlediği o beyaz gecenin şarkısı..sar beni ben sana kendimi feda etmişim dediğin gecenin şarkısı..unutmadım sevdiğim,ne o geceyi,ne o şarkıyı,ve ben hala kar yağan her gece oraya gidip,o şarkıyı dinliyor ve bu kez ben,kıskanarak o kar taneleriyle gecenin dansını izliyorum…
ama sen,sen beni çoktan unuttun biliyorum…bir başkasını sevip,bir başkasının bile oldun,ve hatta bir de çocuğun var şimdi..umarım çok ama çok mutlusundur..
şimdi diyeceksin ki onca yıl sonra bu mektup da nereden çıktı?..hatta şimdi bunu söylüyorsun da biliyorum…ama inan bunun cevabını ne bu mektubu yazan ellerim,ne ellerime yazdıran kalbim,ne de kalbimi taşıyan bedenim biliyor…belki seni unutamamanın acizliği,belkide seni hala delice özlemenin verdiği acıdır…
şimdi sessizliğimi bozmamın sebebi ise,yıllardır kendi kendime sorduğum ama bir türlü cevaplayamadığım,içimi kemiren bir sorunun cevabını senden duymak istemem….
Nasıl? Nasıl? her şeyi bu kadar umarsızca ve pervasızca bırakıp,bu kadar kolay bir başkasının olabildin..tamam kendini ve beni düşünmedin diyelim,peki be insafsız,vicdansız,yıllarca acılarla,zorluklarla,ayrılıklarla yoğrulmuş,tertemiz sevgimizi de mi düşünmedin?
nasıl sevgine,aşkına,kalbine,gözlerine,ellerine,diline,bedenine ihanet edebildin ha nasıl?
ve en önemlisi,bütün bunların nedeni ne?
ben kötü birimiydim?
sevgim sahte,duygularım yalanmıydı?
bana inanmadın mı?
kocan kadar sevmemişmiydim seni?
kocan kadar mutlu edemiyecekmiydim?bu muydu korkun?
yoksa benim aç bırakacağımdan,üzerine tek bir elbise alamayacağımdan mı korktun?
yoksa kendin den mi korktun?
Sevgili Anneciğim, Sevgili babacığım
07 Haziran 2012 Yazan SohbetNeSesi
Kategori Hikaye Hikayeler
Sevgili Anneciğim, Sevgili babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları
söylemek isterdim: Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin
çocuğunuz olsam da, sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Devamını oku
UZAKLARI YAKIN ET, GEL ARTIK!
07 Haziran 2012 Yazan SohbetNeSesi
Kategori Hikaye Hikayeler
UZAKLARI YAKIN ET, GEL ARTIK!
Kırık kalemimin gözyaşlarıyla ıslandı yalnızlık şatomun duvarları. Kanayan yüreğimin kan kırmızısı ateşini giyerken yitik düşlerimin silueti; kanadı kırılmış bir kuşun resmini çizdi aşk aynasına Leonardo Da Vinci ruhum. Uzakları yakın et; gel artık! Devamını oku
KIRIK AYNALAR
07 Haziran 2012 Yazan SohbetNeSesi
Kategori Hikaye Hikayeler
KIRIK AYNALAR
“Bir ayna da, bazı bazı, bir tuz gölü gibi gözleri yakar.” Exupery
Hüznü sonsuzmuş gibi hissettiren bir nağme sürüyor içimde. Devamını oku