Paylaş |
Tweet |
Bilindiği gibi hem Türkiye hemde dünyada kır ve köy nufusu hızla şehirlere boşalmakta oralarda büyük kent kültürü oluşmaktadır. Bakaların yerini Süper marketler almakta, küçük kahvelerin yerini resturant ve cafeler almakta, büyük anne ve büyük babaların yerini sadece anne,baba ve cocuktan oluşan çekirdek aile yer alıyor.
En nihayetinde eskiden büyük baba ve büyük annesi ile kanal çocuklar onların anlatığı masalarla büyüyor. Kalabalık aile ortamında eğer sevgi hakim ise daha sağlıklı ve gürbüz çocuklar oluyor. Ama bu gün çocuklar sadece anne ve babaları ile kaliyor. Eğer anne ve babalarıda çalışıyorsa çocuk bir bakıcının eline veriliyor. Yada bir kreşe gönderiliyor. Orada Allah’a emanet yaşıyor. Bu çocuğun illerde sağlıklı bir birey olacağını söyleyebilirmiyiz. Yada eskiden bakalar vardı, Bu bakalar paramız olmadığında, başımıza bir iş geldiğinde veresiye defterlerine bizim için borç yazarlardı. Bu günkü süper marketçiler gibi parayı hemen istemezlerdi. Veresiye defterlerini özler olduk. Büyük şehirlerde insanlar çok daha fazla iç içe olmalarına rağmen bir birlerinin yüzlerini daha çok görmelerine rağmen selamlaşma dahi kesiliyor. Kalabalıklar içinde yanlız insanlar yetişiyor. Ama küçük şehirde de herşeyin dört dörtlük olduğunu söylemek abartılı olur ama küçük şehirlerde herkes birbirini tanıdığı için daha rahat gezemezsiniz. Dedikodunuz çok yapılır. Bu yüzden özelikle muhafazakar taşra şehirlerinde bir kızla çıkmak bol miktarda dedikoduya namus ve kan davalarına sebebiyet verebilir. Ama öte yandan hayırseverlik düşene yardım etme küçük şehirlerde daha fazladır. http://sohbetnesesi.com/buyuk-kent-ve-kucuk-kentlerde-yasayan-insanlar
Büyük şehirleri terk edip küçük şehirlerdemi yaşayalım. Köyemi dönelim. Tabiki söylemeye çalıştığımız bu değil zaten istesekte internetleri, klasörülerimizi, modalı ayakabılarımızı bırakıp tekrar kazma ve küreğe ve sabana geri dönemeyiz. Ama en azından oradaki sıcak aile ilişkilerini, muhabbetlerini büyük kentlerede taşıyabiliriz. Köyden biri bizi ziyarete geldiğinde hemen diğer odaya kaçmamalıyız onada insan gibi muamele etmeli, güler yüzle dinlemeli ve anlamaya çalışmalıyız.